Coğrafya Kaderdir: Reklamcılıkta Evrensel Düşünme
Her birimiz yaşamımızı sürdürdüğümüz coğrafyanın izlerini, sergilediğimiz işlerde ve değer kattığımız birçok projede görebiliyoruz. Reklamların toplum üzerindeki etkilerini ve coğrafyanın iz bıraktığı işlere baktığımız zaman, global markalar için işler değişebiliyor.
Çoğu zaman geniş bir kitleye ulaşmayı hedefleyen global markalar, günümüzde dünyaya verdiği mesajları ve etki alanlarını evrensel bir dil ile ulaştırmaya amaçlıyor. Ancak bu mesajların her kültürde aynı şekilde algılanmadığı gerçeği, reklamcılık dinamiklerinin coğrafyaya göre uyumlanmasına sebep oluyor. Çocukken oynadığımız oyunlardan inançlarımıza, hatta davranışlarımızdan alışkanlıklarımıza kadar bizi tamamlayan yerel kültür ögeleri, global markaları düşündürebiliyor. Reklam dünyasında 360 derece düşünerek her bölgede etki uyandıracak bir iletişim yaratmak için reklamcıların ince eleyip sık dokuması gerekiyor. Başarılı bir reklam sürecinin etkileyen kriterler, reklamın kültür ve coğrafyayla uyumu olmasıyla karşımıza çıkıyor.
Reklam kampanyalarının her birinin kültüre, geleneklere ve sosyal normlarına uygun hale getirilmesi, markanın hedef kitlesiyle daha güçlü ve anlamlı bir bağ kurmasını da sağlıyor. Bazı örnekler bunun uzun soluklu bir şekilde ilerleyebileceğini bizlere gösteriyor. Global markaların yerel kültürlere hitap eden başarılı kampanyalarından bazı örneklere bizim coğrafyamızda da rastlayabiliyoruz. Coca-Cola’nın Ramazan ayına özel hazırladığı reklamlar, dini ve geleneksel açıdan hepimizin kalplerini ısıtıyor. Farklı bir kültüre doğru başımızı çevirdiğimizde, 2000’lerin başında yayınlanan ve hatırlarda kalan Peugeot 206 reklamını görebiliyoruz. Yerel kültürün önemini kavrayarak oluşturulan stratejilerin ne kadar etkili olabileceğini gösteren bu iki örnek sıkça karşımıza çıkıyor.
Mesajı hedef kitleye doğru bir şekilde ulaştırmak isteyen markaların sadece mesaj odaklı ilerlemesi yeterli olmayabiliyor. Reklamların görsel ve işitsel unsurları da bu ilişkinin önemli bir parçasını oluşturuyor. Renkler, müzikler, semboller ve hatta karakter seçimleri bile, kültürel anlamlar taşıyabiliyor. Çoğumuz beyaz rengi saflık olarak düşlerken, Dünya haritasını ele aldığımızda ve Asya’ya doğru ilerlediğimizde bu rengin kırmızıya döndüğünü görebiliriz. Genç kadınların hayallerini süsleyebilen gelinlik renklerindeki seçimlere bir de bu gözle bakarsak, örnek hepimiz için daha da netleşecektir. İşte bu noktada bazen, reklam tasarımlarında kullanılan her bir detayın kültürel bağlamda da doğru anlamlandırılması gerekebiliyor.
Duyduğumuz bir tekerleme, dinlediğimiz masallar ve nicesi…
Uzun lafın kısası, global reklam kampanyalarının yerel kültür normlarına uyarlanması ile ortaya çıkacak mesajların, bir başarı hikayesini yazdırabileceğini görüyoruz. Markaların küresel pazarda başarılı olmasını sağlayacak bu adımın atılması, başarılı bir yaratıcılığın izlerinin uzun yıllar konuşulmasına sebep olacaktır.
Coğrafya Kaderdir: Reklamcılıkta Evrensel Düşünme
Son yorumlar