Dijifabrik logosu.

Özel Günlerin Pazarlama ve Topluma Etkileri

Hepimizin bildiği gibi özel günlerde ki bu; Yılbaşı, Sevgililer Günü, Bayramlar, Anneler Günü ve Babalar Günü gibi günlerde markalar, duygusal, kalbimize işleyen reklamlarla gelirler. Reklamlarda verdikleri mesajlarla annene, sevgiline, arkadaşına “en iyisini hak ediyor, en anlamlı hediye” gibi mesajlarla aslında gerçekten seveceği bir şey almak yerine en pahalısına itiyor. Çünkü pahalıysa değerlidir ve değer verdiğimi gösterir gibi bir algı oluşuyor. Aslında bu sadece markaların, sizin daha fazla harcama yapmanız için yaptığı bir pazarlama stratejisinden başka bir şey değil.

Tabi bu durumun toplumda getirdiği diğer sonuca bakacak olursak da sosyal medyada paylaşmak için kullanılabilir bulma konusuna geliyoruz. İnsanlar aldıkları hediyeleri bile buna göre seçmeye başladı diyebiliriz. Tabi genelinden bahsetmiyorum ama çoğunluk maalesef ki böyle.

Sosyal medyada takip ettiğimiz fenomenler, sanatçıların giydiği, tanıtımını yaptığı ya da hikayelerinde palaştıkları hediyeler, sonrasında hediye alırken bizim de hedefimiz haline geliyor. Sadece hediye de değil, isim vermeden bahsettiğimde de anlayacaksınız muhtemelen, bizdeki karakteri giydiği elbise bile çoğunluğun hedefi olarak saatler içerisinde tükendi. Başka dizideki karakterlerin kullandıkları kozmetik malzemesi, toka, kıyafet vs. Hepsi, fenomenler, oyuncular bunu kullanıyor bende kullanmalıyım’a geliyor. Yani reklamlarda verdikleri “siz en iyisine layıksınız” mesajı yerini bulmuş oluyor.

Günümüzde insanların yalnızlaşmasının verdiği bir tepki olarak da bayramlarda verilen duygusal mesajların her sektör tarafından çok kullanılmasına imkan sağlıyor. Popüler olan ürünlerden markalardan hediye almak ya da vermek tekelleşmiş tek tip hediye sektörü gibi. Bunu sadece hediyeyle de sınırlandırmamak lazım, sonrasında sosyal medya paylaşımı ve gelen kalpler, like’lar ve paylaşımlar da insanlar için çok önemli hale geldi ve bu şekilde daha çok değer verildiğini, sevildiğini düşünmeye başladılar ki bu kısım çok tehlikeli.

Elbette bu durumun farkında olup bu rüzgara kapılmayan da vardır ama farkında olup kapılan çok daha fazla. Tüketim toplumunun içerisinde tüketmeden olmuyor. En çok cazip gelen ise özel günlere özel indirimler. Çoğumuz bu indirimlere kapılıyoruz ve harcadıkça harcıyoruz. Geriye dönüp baktığımızda aslında sadece özel günde eşimize, dostumuza hediye almak için kendimiz içinde yapabildiğimiz kadar alışveriş yapıyoruz.

Sonuç olarak, alacağımız hediyeyi sosyal medyadaki popülerliği değil de gerçekten seveceği, samimi olduğumuz, içimizden gelen belirlesin. Özel günleri sosyal medyada sergileyecek bir araç olarak kullanmak yerine özel olarak olarak anlamını koruması ve karşımızdaki kişiye anlamlı ve her zaman bizi hatırlatacak bir hediye. Bu hediyenin sadece satın alınabilinen bir nesne değil, güzel bir söz olarak, samimi bir sarılma ya da birlikte diktiğiniz bir ağaç, heykel, resim olarak da düşünebilirsiniz. Önemli olan sevdiğimiz insanlarla bir şeyler paylaşmak olmalı. Tüketim çılgınlığından sıyrılarak özel günleri bu sayede daha anlamlı kılabiliriz.