Novelty Effect’i yeni şeylerin hayatımıza getirdiği ilk heyecan ve etkileşim dalgası olarak tanımlayabiliriz. Günümüzde oldukça yaygın ve en çok pazarlama sektöründe kullanılan bir taktiktir.
Yeni çıkan bir cihaza, moda trendine, uygulama ya da oyuna ilgi duyarız ve merak ederiz. Tabi bir de “Herkes kullanıyor ben neden geri kalayım ki?” düşüncesi var. Yeniliğe tepki vermek insan doğasının bir parçası olduğu için de kendimizi bu durumdan alıkoyamıyoruz. Pazarlamacılar da Yenilik Etkisi’ni tüketicilerin ilgisini çekme ve onları markaya bağlama şansını kullanır. Bunu da beş şekilde hayata geçirebilirler.
1. Sınırlı Sayıda Ürün Çıkarma
Bir markanın sınırlı sayıda çıkardığı bir ürün herkesi olmasa da çoğu kişinin ilgisini çekiyor. Bugün var, yarın yok ürünlerini yok olmadan önce herkes bir tane denemek istiyor. Bu da sınırlı sayıda ürünün gücünü gösteriyor. Bu durum elbet sektörlere göre değişiklik gösterebilmektedir. Örneğin, e-ticarette bunu, sınırlı sayıda ürünler, sadece 100 adet mevcuttur gibi yöntemleri görebiliriz.
Bir başka örnek verecek olursak, Oreo’nun karpuz ya da doğum günü pastası aromalı bisküvileri. Sınırlı sayıda üretilen bu versiyonlar, sosyal medyada ve süper marketlerde büyük bir popülerlik yaratmaktadır ve tükenmeden önce denemek için acele etmemizi sağlamaktadır.
2. Sınırlı Süreyle Aynı Ürün/Hizmetin Tekrar Sunulması
Oyunların yılın belli zamanlarında erişebildiğiniz özel oyun modları sunması, kullanıcılar için bir heyecan ve sınırlı süre için sunulan yeni yüzü deneyimleme fırsatı yaratmaktadır.
League of Legends oyununun stratejisi de tam olarak budur. Oyunu, belirli tatillerde veya zamanlarda, “U.R.F.”(Ultra Rapid Fire) gibi özel modları sınırlı bir süre için oyuncuların hizmetine sunmaktadır. Bu taktik, oyunun çekiciliğini artırırken, oyuncular arasında “şimdi veya asla” hissi oluşturmaktadır. Oyuncular, bu sınırlı zamanın keyfini çıkarırken daha sık giriş yapmakta ve oyunun sosyal medya üzerinde görünürlüğü ve popülerliği de artmaktadır.
Yenilik Etkisi’nin diğer bir yolu, kullanıcılara sürekli, rutin bir zamanda yeni özellikler sunmaktır. Bu kullanıcıların sürekli bir keşif ve heyecan içinde kalmalarını sağlamaktadır.
Sürekli olarak sağlanan bu yeni özellikler, kullanıcıların ilgisini canlı tutmayı, yeniliği keşfetmelerini ve kullanmalarını teşvik etmektedir. Sunulan bu yeni özellikler, kullanıcı deneyimini sürekli taze ve dinamik tutmakla birlikte kullanıcıların markaya ya da ürüne olan bağlılığını ve memnuniyetini de pekiştirmektedir.
4. Rutin Rekabetler
Sıradan olanı heyecanla beklenecek bir şeye dönüştürerek düzenli kullanıcıları/müşterileri hevesli fanlara dönüştürebilirsiniz. Örneğin, Duolingo, her hafta kullanıcılar arasında küçük yarışmalar yapar ve bunu liderlik tablolarıyla destekler. Bu yarışmalar, kullanıcıların öğrenme süreçlerindeki ilerlemelerini takip etmelerine ve diğer kullanıcılarla rekabet etmelerine olanak sağlar.
Bu yöntem hem yeni kelimeler ve dilbilgisi kurallarını öğrenmelerini hem de başarılarını ve ilerlemelerini somut bir şekilde görebilmelerini sağlamaktadır.
5. Kullanıcılar Tarafından Oluşturulan İçerikler
Yeni bir şeyler üretirken müşterilerden ilham almak olarak tanımlayabiliriz. Örneğin, Spotify’ın “Wrapped” kampanyası. Her yıl sonunda yaptığı bir özellik haline geldi. Kullanıcının yıl boyunca dinlediği şarkıların bir özetini alıyor ve kullanıcıya sunuyor. Kullanıcı da hazırlanan bu hikayeyi sosyal medyasında paylaşıyor.
Kullanıcıların/müşterilerin, marka deneyimini paylaşması, sadece özgünlük katmakla kalmıyor, aynı zamanda marka etrafında bir topluluk da oluşmasını sağlamaktadır.
Kullanıcılara sunulan bu yenilikler, insanlarda merak ve ilgi duygusunu uyandırsa da bu geçici ilgiyi kalıcı bir bağlılığa dönüştürmek önemlidir. İnsanlar hayatlarını sadece o an ya da dönem dönem değil, uzun vadede daha iyi, kolay ve ilginç hale getirecek çözümler sunulmasını isterler. Örneğin, Apple, her yıl piyasaya sunduğu telefonlara, ya yeni bir özellik getiriyor ya da varolan özelliği daha iyi bir versiyonla güncelliyor.
Sonuç olarak, Yenilik Etkisi sadece bir sıçrama yapmakla ilgili değil, daha derin bir dalış için zemin hazırlamakla ilgilidir. Bu hedef kitlesine sunulabileceklerinizi keşfetmeleri için bir davet, güzel bir deneyimdir. Asıl fark yaratacak olan, bundan sonra gelenler, yani sürekli etkileşim, sürekli yenilik ve değer sağlamanın bir yolculuğudur.
Markaların sadece belirli zamanlarda yenilikler sunması kullanıcı tarafında ilgi ve merak uyandırması için yeterli değil, aynı zamanda etkileşim içinde de olmalıdır. Bu ister sosyal medyada isterse ağızdan ağıza olsun, pazarlama açısından baktığımızda marka için bilinirlik ve potansiyel müşteriler anlamına gelmektedir. Tabi bunu yaparken sadece anlık değil, uzun vadeli düşünülürse mevcut ve potansiyel müşterilerle bir bağ oluşacak ve hevesli birer fanlara dönüşeceklerdir.
Son yorumlar